Edebiyatla Ahmaklaştırma Felsefeyle Çökertme 2. Cildin 2. Baskısı Çıktı. İlgilenenlere.
*
ÖNSÖZDEN
Ahmaklaştırma Endüstrisi
İçinde yaşadığımız tekelci kapitalizm çağında nasıl ki faiz, kâr, borsa gibi kavramlar vazgeçilmez iktisadi kalemlerse, ahmaklaştırma da vazgeçilmez bir kültür kalemidir.
Nasıl ki kâr, sermaye, faiz, emek sömürüsü, artı-değer gaspı olmadan tekelci kapitalizmden söz edilemezse, ahmaklaştırma olmadan da tekelci kapitalizmden söz edilemez. Ahmaklaştırma tekelci kapitalizm için o denli zorunlu bir ihtiyaçtır ve varlığını sürdürmesi için o denli vazgeçilmezdir.
Her sosyal/kültürel öğeyi biraz kurcaladığımızda altında akan bir iktisat görürüz. AHMAKLAŞTIRMA elbette sosyal, kültürel bir olgudur ancak aynı zamanda son derece İKTİSADİdir.
Bu çağda ahmaklaştırma, sadece topluma sistematik olarak dayatılan bir uygulama değil aynı zamanda bir endüstridir.
Bu çağda en kârlı endüstri “ahmaklaştırma endüstrisi”dir.
Sermaye sınıfı edindiği paranın bir bölümünü kültüre yatırır çünkü o parayı nasıl elde ettiğini kitlelerin gözünde gizlemesi gerekir. Bu açıdan bakıldığında okurun piyasa edebiyatına “maruz kalması”, okurun “yanlış tercihi” değil, sistematik, organize bir düzeneğin sonucudur.
Buradaki sorun, okurun doğru ya da yanlış kitaplar tercih etmesi değil topluma belli bir anlayışta edebiyat pompalanması, kültür
aygıtlarının büyük bir kısmında sadece belli bir anlayışın sunulması, başka bir deyişle dayatılmasıdır. “Bestseller”lar salt bir kalitesizlik değil ideolojik bir bombardıman, yoğun bir ideoloji sağanağıdır.
“Bestseller”lar beceriksizlik değil, “aşırı beceri”dir.
*
Bilgi kişiyi köleleştirir mi?
İnsan, bilgi edinerek bilgisizliğin de gerisine düşebilir. Nasıl ki yemek yerken “yesinler de ne yerlerse yesinler” demiyorsak “okusunlar da ne okurlarsa okusunlar” dememek gerekir. Kültür alanındaki bu korkunç diktatörlük, bu sistematik baskı sona erene kadar bunlar kişisel tercihler değil dayatma olarak yorumlanmalıdır. Çünkü “servis edilen yemekler” “kötü tercihler” değil gayet planlı ve bilinçli yapılan örgütlü bir BİLİNÇ KIRIMIdır.
Bu konu ele alınırken sırf “okurun kötü kitaplar okuması” üzerinden değil, “AYNI TİP kötü kitapları sağanak halinde okurun bilincine yağdıran” bu düzeneğin teşhiri üzerinden gidilmelidir.
*
Artık baskın olan edebiyat insansız ve maddesiz bir edebiyattır. Sokaktan, fabrikadan, okuldan, yaşamdan kovulmuş olan akıl kitaplardan, entelektüel alandan, zihinlerden de kovulmak istenmektedir; bu da edebiyat ve felsefe ile yapılmaktadırlar.
Piyasa edebiyatı ve topluma sistematik olarak aşılanan felsefe, kitlesel bir “zihin dolandırıcılığı”dır.
コメント