top of page

MOSKOVA'DAKİ MCDONALD'S KUYRUĞUNUN 355. SIRASINDAKİ KİŞİNİN AKLINDAN GEÇENLER

Güncelleme tarihi: 30 Eyl 2022

Bu kuyruğun kültür-sanat alanında bir ayağı yok mudur?

Bu kuyruktakiler kimin şiirlerini okudular da bu kuyrukta bekliyorlar? Gorki o kuyrukta durur muydu? Ya Gorki okuyan bir öğrenci?

*

Sanat, insan ruhunun mühendisliği ise, burada “kötü malzeme” kullanılmıştır ya da “malzemeden çalınmış”tır.

*

Kötü mühendislikler er ya da geç ortaya çıkar: kötü mühendislikle yapılan köprü çöker, su tesisatı patlar, bina ilk depremde yıkılır. Çöküş, daha çökmeden vardır.


**

McDonald’s Moskova’daki ilk şubesini 1990’da açtı. Yeni açılan McDonald’s’ın önünde yüzlerce insanın oluşturduğu kuyruk 1 kilometreden daha uzundu. McDonald’s’tan bakıldığında kuyruğun sonu görünmüyordu.


(1)

Bu McDonald’s kuyruğunu çeşitli klişe yanıtlarla açıklayabilir, sıramızı savabiliriz. O kuyruğun öğreteceği şeylere gözümüzü kapatmak kendimizi kandırmaktır. Bu kuyruğun arkasında elbette çok farklı yanıtlar olacaktır.

Bu kuyruğun kültür-sanat alanında bir ayağı yok mudur?

Mayakovski o kuyrukta durur muydu? Mayakovski’den şiir dinleyen bir işçi?

Bu kuyruktakiler kimin şiirlerini okudular da bu kuyrukta bekliyorlar?

Gorki o kuyrukta durur muydu? Ya Gorki okuyan bir öğrenci?

Büyük Şostakoviç’in insanı titreten bestelerini “burjuva” ve “yozlaşmış” bularak yasaklayacak kadar “hassas” bir iktidarın yetiştirdiği insan tipi bu mudur?

Dört yıl Alman Cephesinde bulunan, Stalingrad Savaşı’nı bizzat yaşayan V. Grossman bu kuyrukta nasıl insan eskizleri yaratırdı?


(2,3)

Bu konu kolayca tüketilecek bir konu değildir. İnsanlığın ileri sıçraması, insanın erginleşmesi, kendi aklını kullanma cesareti göstermesi, büyük Fransız Devrimi’nin özgürlük, eşitlik, kardeşlik sloganları… Tarihi ilerletme derdinde olanların bu kuyruktan çıkaracakları çok şey vardır. İnsanlığı kendisine sorun edinmiş hiç kimse buna gözünü kapatamaz.

Yaşayarak öğrenmek, öğrenmenin en pahalı yolu olsa da…

*

McDonald’s kuyruğu işte orada bütün utancıyla tarihin ortasında hâlâ durmaktadır. Kuyruğun 355. sırasındaki insanın hangi motivasyonla orada durduğu, sadece bir anket çalışması ya da salt bir sosyal bilim verisi değildir. Bu bilginin bilincimizde ve bakışımızda bir silkelenme yaratması gerekir.

**

Bu fotoğraf üzerinde ne kadar konuşulsa azdır. Ekonomik olarak çok daha zayıf, refahı çok daha az olan Küba’nın onca yoksulluk ve ambargoya rağmen ayakta kalıp SSCB’nin tek kurşun bile atmadan yıkılmasının birçok yanıtı olabilir, ama bir yanıtı da bu fotoğraftadır.

Ekonomi, askeri güç, bilim, uzayı keşfetme vs... Hepsi ileri düzeyde olabilir. Ama yeni insanı yaratmakta başarısızlıktır bu. Kanıt mı?

Kanıt işte bu sıranın kendisidir.

Mihail Gorbaçov, Boris Yeltsin gibi kendi yıkıcılarını ve düşmanlarını en tepeye getiren, koca bir sistemi onlara teslim eden şey nedir?

Bizim Cumhuriyet, Cumhuriyetin tabutuna çivi çakan Kenan Evren’i genelkurmay başkanı yapmıştır da Hrant Dink’i ve Uğur Mumcu’yu “sakıncalı” oldukları gerekçesiyle onbaşı yapmamıştır.

Düzen, kendi ihanetini kendi yaratmıştır. Bunlar yeni insanı yaratmaktaki başarısızlığın nasıl bir yıkım getirdiğinin en çarpıcı örnekleridir.

***

Eğer iş sadece siyasi süreçler ise bu kuyruktaki insanlar birkaç yıl önce, Lenin’in kurduğu SSCB vatandaşları idi. Sosyalist bir Sovyet yurttaşından budala bir kapitalizm müşterisine dönüşmeleri bir yılda olmamıştır.

1991 yılına kadar “komünizmin ordusu” olan Kızılordu, 1991’den sonra “kapitalist Rusya”nın ordusu oldu. Bir yıl önce bir Kızılordu subayı iken bir yıl sonra sosyalizme küfreden bir ordu mensubu olmak nasıl bir şeydir? Dün sosyalizmin koruyucusu devasa bir ordu iken ertesi yıl bütün bunları toptan reddetmek nasıl olabilir? Bir yılda bir ordunun komuta kademesi atılıp yerine dışarıdan subaylar mı getirilmiştir?

Dün Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin üst düzey yöneticisi olup “ateşli bir komünizm savunucusuyken” bir yıl sonra “ateşli bir komünizm karşıtı” olmak nasıl açıklanabilir?

**

Siyasal süreçler konusunda birçok açıklama yazılmıştır. Ancak bu olay siyasal mekanizmalara sığamayacak kadar çok boyutludur.

*

Stalin döneminin kültür komiseri Andrey Jdanov, yazarları insan ruhunun mühendisleri olarak tanımlamıştı. Sosyalist gerçekçilik akımı, bu temelden yola çıkarak sanatın partiye tabi olması gerektiğini savundu. Yazarlar “ruh mühendisleri” olarak insanlara iyimserlik ve umut vermeliydi.

Bu düşünce doğru muydu?

Bu düşüncelerin uygulaması nasıl oldu?

Bu düşüncelerin kendisinde ya da uygulamasında bir hata var mıydı?

Bunların hepsi tartışılabilir. Ancak sonuç, birkaç yüz metrelik McDonald’s kuyruğudur.

70 yıl boyunca sosyalist sistemle yönetilen bir toplumda, kültür ve sanatı “ruh mühendisliği” diye tanımlayacak kadar önemsemiş bir toplumda bu McDonald’s kuyruğu neyin nesidir?

*

Jdanov’u en iyi anlayan kapitalistler olmuştur. Jdanov bu sözle ideolojik bir savaşın önemini vurguluyordu. Bu sözlerini en çok kapitalizm ciddiye almıştır. Verdikleri ideolojik mücadeleden, ideolojik mücadeleye ayırdıkları para ve enerjiden bunu anlayabiliyoruz.

İdeolojik mücadeleyi ne kadar önemsediklerini bunun için oluşturdukları kurumlardan anlayabiliriz.

Sanatın “insan ruhunun mühendisliği” olduğu düşüncesini bizzat kapitalizm doğrulamıştır.

*

Sanat sadece SSCB’de değil bütün dünyada ruh mühendisliği idi.

McDonald’s kuyruğu, kapitalist bir ülkede başka türlü anlamlandırılabilir. Ancak çöküşün arefesinde Moskova’daki bir kilometrelik McDonald’s kuyruğu, olsa olsa bir ‘kötü mühendislik’ ürünüdür.

Sanat, insan ruhunun mühendisliği ise, burada “kötü malzeme” kullanılmıştır ya da “malzemeden çalınmış”tır.

*

Kötü mühendislikler er ya da geç ortaya çıkar: kötü mühendislikle yapılan köprü çöker, su tesisatı patlar, bina ilk depremde yıkılır.

Çöküş, daha çökmeden vardır.

McDonald’s önünde kuyruğun 355. sırasında duran kadın son bir yılda böyle olmamıştı; o, McDonald’s sırasına girmeden önce de böyle idi.

İşin özeti şu:

Mühendisliğe soyunuyorsanız işinizi eksiksiz yapacaksınız. Yapamayacaksanız, ortaya çıkıp mühendislik taslamayacaksınız.

Yoksa bir gün sosyalist kültürle inşa ettiğinizi zannettiğiniz milyonların aslında ‘başka mühendislerce’ bambaşka bir şekilde inşa edilmiş olduğunu anlarsınız. Nasıl mı?

70 yıl sosyalizmle yönetilmiş bir ülkenin başkentinin kalbinde açılan McDonald’s önündeki kilometrelik insan kuyruğunu seyrederek…


Kaynaklar


Edebiyatla Ahmaklaştırma Felsefeyle Çökertme 3. Cilt)



473 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page