top of page

SONER YALÇIN/Sözcü Gazetesi/Edebiyatla Ahmaklaştırma / 26.03.2021

EDEBİYATLA AHMAKLAŞTIRMA / SONER YALÇIN Orhan Pamuk, yeni romanına başladığını söyledi.

Orhan Pamuk, yeni romanının yarısına geldiğini söyledi. Orhan Pamuk, yeni romanını yakında çıkaracağını söyledi. Orhan Pamuk, yeni romanını bitirdiğini söyledi. Orhan Pamuk, yeni romanını 2017'de çıkaracağını söyledi. Orhan Pamuk, yeni romanını 2020'de çıkaracağını söyledi. Orhan Pamuk, yeni romanını 2021'de çıkaracağını söyledi. Orhan Pamuk, yeni romanının tanıtım videosunu yaptırdı. Orhan Pamuk, yeni romanı için yaptığı çizimler medyaya sızdı. Orhan Pamuk, yeni romanının kitap kapağını kendi çizdi. Orhan Pamuk, yeni romanı için röportajlara başladı; -geç de olsa- Ayasofya tartışmasına katıldı. Orhan Pamuk, –her eserinde olduğu gibi Doğu-Batı karşıtlığını yazdığı- “Veba Geceleri” adlı yeni romanına yaşadığımız pandemiden çok önce başladığını söyledi.

Orhan Pamuk, yeni romanının kafasında otuz yılda oluştuğunu söyledi. Orhan Pamuk, yeni romanına 3.5 yıldır çalıştığını söyledi. Orhan Pamuk… Orhan Pamuk… Orhan Pamuk… Orhan Pamuk'un medyadaki algı yönetimi çok başarılı. Öyle ki: Romanı matbaadayken Rasim Ozan Kütahyalı ve Nagehan Alçı çiftiyle evinde çektirdiği fotoğraf bile sosyal medyaya sızdırıldı. Doğal olarak yer yerinden oynadı. PR'ın iyisi kötüsü olmaz değil mi? Edebiyat artık “piyasaya” düşmüştür; değeri medyada yer alışı ile belirlenmektedir. Size bugün “Veba Geceleri” romanını değil, başka bir kitap tanıtmak istiyorum. Diyebilirsiniz ki, “o halde bu girişi niye yaptın?” sebebi var kuşkusuz… CIA FONLARI Taylan Kara… Edebiyat eleştirmeni. Üç ciltlik “Edebiyatla Ahmaklaştırma Felsefeyle Çökertme” kitaplarının her sayfasını bilgi edinerek, düşünerek, sonuçlar çıkararak okudum… “Taylan Kara” adını biliyordum ama yazdıklarını dikkatli, ayrıntılı okumamıştım. Kitap sayfalarını çevirdikçe şaşırdım. Telefona sarıldım, tebrik ettim. Hatta Odatv'de yazmasını rica ettim. -“Sizin başınızı belaya sokmak istemem” dedi. Edebiyat lobilerinin etkisinden-gücünden bahsetti. Hemen her yazdığına engel çıkarmışlar… Doğru, gerçekçi, önemli tespitleri var çünkü: Orhan Pamuk gibi Üçüncü Dünya Ülkesi yazarlarının sürekli “Doğu-Batı karşıtlığını” yazarak Batı kültürel alanına nasıl girdiklerini adım adım takip ediyor. Örneğin” diyor; “kitap kapaklarında mutlaka cami motifi vardır!” Bu özellikle de Ayasofya idi. (İktidarın hiçbir anti demokratik dayatmasına karşı sesi çıkmayan Orhan Pamuk'un son romanı çıkarken Ayasofya tartışmasına katılmasını bu açıdan değerlendirin!) Sadece kitap kapağıyla Batı kültürel hegemonyasına girilmez. CIA “kültür şubesi” fonlarıyla da desteklenmeniz gerekir. Hem cebinize para koyarlar, hem de “Uluslararası Yazarlık Programı” ile “yetiştirirler” sizi… Bir anda “Doğu'nun Kafka'sı” diye övgüler alıverirsiniz Batı medyasından… Kitaplarınız çevrilir ardı ardına Batı dillerine… Batı hayranı günümüz “Tanzimat münevverleri” bu “rol model yazarları” sadece edebiyatçı değil, her dediğinde büyük anlam bulunan “politik alim” diye yutturur kamuoyuna… Keza: ALAN -VEREN AYNI KİŞİLER Taylan Kara kitabında edebiyat ödüllerinin seçici kurul üyelerini mercek altına alıyor. 23 edebiyat ödülü seçim kurulunun 16'sında –ki çoğu başkan- Doğan Hızlan var! Neler dönüyor buralarda? Mesela… Duygu Asena Ödülü, seçici kurulda bulunan İpek Çalışlar'a veriliyor!

Mesela… Behçet Necatigil Şiir Ödülü seçici kurulda bulunan Hilmi Yavuz'un oğlu Ali Hikmet'e veriliyor! Mesela… TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı Danışma Kurul Başkanı Doğan Hızlan kendini “onur yazarı” seçtiriyor! -Mesela… Yunus Nadi Ödülü'nü edebiyat dalından 2002'den 2018'e kadar geçen 17 yılın 14 yılında Can Yayınları'ndan çıkan eserler ödül alıyor. Olabilir. Ancak ödülü veren beş üyenin dördü Can Yayınları yazarı! Uzatmak istemiyorum… Edebiyat dünyası son kırk yılda neoliberal popülizmle çok kirletildi. Taylan Kara diyor ki: -“Bu toplumun 90'lı ve 2000'li yıllarda yaşadığı şeyin adı ‘entelektüel su­ikast'tır. Bu toplumda akıl, uzun süren bir suikastın kurbanı olmuştur. Bu top­luma kaba şiddetin dışın­da son derece programlı ve sistematik bir ideo­lojik şiddet uygulanmıştır. Kaba şiddetin etkisi kısa vadede ve geçici iken, ide­olojik şiddetin etkileri uzun dönemli ve kalıcıdır. Bugün gördüğümüz toplum­sal, kültürel, sanatsal yapı bu sistematik şiddetin doğrudan ürünleridir…” Taylan Kara gibi çelikten kalemlere ihtiyacımız var." Soner Yalçın


https://www.sozcu.com.tr/2021/yazarlar/soner-yalcin/edebiyatla-ahmaklastirma-6335565/

458 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Kommentare


bottom of page